Uzun zamandır parklara ve bahçelere sevdalıyım ama içlerinden bazılarını görmeye doyamıyorum ve uzun süre görmeyince özlüyorum. Fenerbahçe Parkına olan sevgim işte bu türden bir bağ. Arada başka parklarda veya korularda gezmeyi tercih ediyorum sadece yani aslen park deyince Fenerbahçe canlanıyor hemen kafamda.
Fenerbahçe parkı muhteşem bir doğal güzellik, nefes kesen bir manzara ve hemen yanın da eski bir saray bahçesinden kalıntıları birleştiriyor ve tabi bu haliyle bana göre eşsiz bir güzelliği temsil ediyor.
Fenerbahçe parkı bir yarımadada olduğu için muhteşem bir manzarası var. Gün batımında kırmızı gökyüzü ile denizin buluştuğu noktadan geçen vapurlar bu şehre aşık eder insanı. Ya akşam mehtap varsa, ne dolunaya ne de denize yansıyan ışıklarına bakmaya doyabilirsiniz. İşte o zaman benim kurduğum hayali kurarsınız belki; bu parkın evimin bahçesi olduğunu hayal ediyorum orada oturup mehtaba dalmış gitmişken. Evet park olması nedeniyle olması zor farkındayım ama yine de hayalini kurmak bile gülümsetiyor insanı.
Parkın tarihi ise başka bir heyecan kaynağı benim için. Ülkemizde tarihi mekanlarla günlük yaşantımız çok iç içe değildir. Onlar çoğu zaman turistik bölgelerdedir ya da harabeye dönmüşlerdir. Fakat bu park bir zamanlar burada olan yazlık bir sarayın bahçesi olduğundan her yerde saraya dair bir şeyler görebiliyorsunuz. Parkın hemen girişinde bulunan o kocaman lamba, süs havuzu, şadırvanlar neler görmüştür, ne hikayeler biriktirmiş diye düşünmeden edemiyorum.
Çünkü parkın tarihi Bizans dönemine kadar uzanıyor. 527-565 yılları arasında hüküm süren Justinian karısı Theodora için bu semtte bir yazlık saray yaptırmış ve bu parkı da sarayın bahçesi olarak kullanmışlar. İstanbul’un fethinden sonra bahçe, saray ahalisi tarafından kullanılmaya devam etmiş. Özellikle Kanuni Sultan Süleyman’ın burayı sevdiğine ve ziyaret ettiğine dair bilgiler mevcut.
Aslına bakarsanız bu parkın tarihini öğrenmem epey vaktimi aldı, kaynaklar o kadar kısıtlı ki. Bulabildiğim de zaten sadece bir kaç isim oldu. Mesela bir kaynakta parkın 19. yüzyılda halka açıldığı yazıyor ama net tarih yok, neden ve nasıl açıldı, o dönemde Osmanlı’da neler oluyordu. Maalesef bilgimiz yok.
Fenerbahçe parkı Kadıköy belediyesine ait olmakla beraber Turing firması tarafından işletiliyor. Daha doğrusu bu firman tarafından devralınıncaya kadar bakımsız ve terkedilmiş haldeymiş. Bir tarih sever olan Çelik Gülersoy’a bu parkı bize geri kazandırdığı için minnettarım doğrusu. ( Kasım 2013 güncelleme notu: Fenerbahçe Parkı artık Kadıköy Belediyesi tarafından işletiliyor.)
Parkın içerisinde cafe olarak kullanılan şadırvanlar mevcut. Sandalyeler ise çoğu bölümde beyaz döküm olarak görünüyor, üstelik işlemeli yani eskiden çok eskiden geldiklerini söylüyorlar. Yeni yeni ahşap, kır konsepti olan sandalyeler gelmeye başlamış. Bu sandalyeler de buranın dokusuna uyum sağlamış.
Parkın içerisinde banklar olduğu gibi, ortasında masa olan bank grupları ve piknik masaları mevcut. Bu masalarda piknik yapmak günün her saati için çok keyifli. Pazar günleri bütün masaların kahvaltı yapan insanlarla dolu olduğunu gördüğünüzde şaşırabilirsiniz. Bu insanlara dahil biri olarak, evden götürülen kahvaltılıklar ve alınan poğaçalar böreklerle, sabah serininde, denizi izleyerek ve içime çekerek doğanın kokusunu, kahvaltı yapmaktan çok keyif alıyorum. Ardından saatlerce gazeteye, dergiye veya bir kitaba dalıyorum burada ta ki yazın güneş rahatsız edecek yüksekliğe ulaşana kadar veya sonbaharda hava soğuyana kadar.
Fenerbahçe parkı bana göre İstanbul’da dolunayın izlenebileceği en güzel yerlerden. Ay takvimini takip edip mutlaka bir dolunay akşamında Fenerbahçe Parkında olun. Akşamları da piknik yapmak, veya sadece yanınızda getirdiğiniz içkinizi içmek için uygun bir mekan.
Parkın içinde bir de parkla bütünleşmiş çok eski bir restoran var: Romantika. İç mekanı oldukça farklı dizayn edilmiş bu mekanın. Camekan şeklinde büyük bir alanı var ve içinde çeşit çeşit bitkiler var hatta uçuşan kuşlar bile var. Tavanda ise Venedik’ten gelmiş çok ilginç avizeler var. Pazar günleri açık büfe kahvaltı sunan mekan kesinlikle görülmeye değer.
Etrafınızdaki güzellikleri görmek ve keyifli bir gün geçirmek için bu parka mutlaka gidin, eminim tekrar tekrar gitmek isteyeceksiniz.
Bu yazı daha önce 11733 kez okundu!