Bulabildiğim en güncel verilere göre yılda 732.000 ton peynir üreten Hollanda, bu üretim rakamıyla dünya sıralamasında 5. sırada. Ürettiği peynirin 2/3’ünü ihraç ederek bu konuda da dünya sıralamasında üst sıralarda yer alıyor. Bununla birlikte kişi başı peynir tüketimi yıllık 21 kg. Dünya üretim rakamları listesinde adına rastlanmayan Türkiye ise tüketimde üst sıralarda. Listede 9. sırada yer alan Türkiye’de kişi başı peynir tüketimi 19.4 kg olarak görünüyor 2009 verilerine göre. Anlaşılan yine üretmeden tüketmeye devam ediyoruz millet olarak.
Hollanda peynirlerinin en çok tanınan çeşitlerine biraz yakından bakalım:
Gouda: Orta sert, hafif tatlı ve biraz yağlı bir peynirdir. Tatlı olmasını sağlayan teknik ise yapımı sırasında kesilmiş olan sütün zaman zaman alınarak su ilave edilmesidir. Peynir üretim dilinde buna yıkama deniyormuş. Peynir yapımı tamamlandıktan sonra bir kaç gün kuruması için bekleniyor ve ardından mum ile kaplanarak muhafaza ediliyormuş. Çeşidine göre 1 hafta ile 7 yıl arasında bekletilme özelliğine sahip. Hafif tatlı olması nedeniyle meyve ile uyumlu bir peynir.
Edam: Hollanda’nın en ünlü ikinci peyniri. %40 yağ oranı, hem tatlı hem de tuzlu olmasıyla farklı bir lezzete sahiptir. Yaşlandırıldığında tadı keskinleşir. Şarap eşliğinde yemek için yaşlandırılmış olanlar tercih edilir.
Maasdamer: Fransa’da bulunduğum dönemde en çok tükettiğim besin maddesi denilebilir bu peynir için. Bazen sadece büyükçe bir dilimi alıp, ekmek yercesine ısırarak yerdim. Aslında biraz ceviz aroması ve kokusu olduğundan yoğun ve keskin bir peynirdir. Büyük delikleri vardır ve hafif kubbeli tekerlekler şeklinde üretilir. Sandviç içinde kullanılabileceği gibi, peynir tabaklarının baş köşesine adaydır benim için.
İsli Peynir: Amsterdam’da isli peyniri tattıktan sonra yediğim tüm isli peynirlerin aldatmaca olduğunu düşündüm kesinlikle. 4 paket isli peynirle eve döndükten sonra her tadışımda yine muhteşem olduğunu tekrarlayıp durdum. Hollanda’da isli peynir yapımı için peynir eritilir ve tütsülenir, ardından sosis şeklinde kalıplara konarak şekil verilir ve ardından tekrar tütsülenerek dışındaki kahverengi tabaka oluşturulurmuş. Tabi o tabaka orda kaldıkça is tadı içine daha da işler ve sonuçta yemeye doyulmaz bir peynir olur.
Henri Willig en çok tanınan marka olarak Amsterdam’da bir çok mağazaya sahip. Mağazalarda ise yukarıda görünen platformlarda dilimlenen penirleri bolca yiyerek tadına bakabilir, sonra ne alacağınıza karar verebilirsiniz. Tabi buradaki fiyatlar markette göreceğiniz fiyatların genel olarak 2 katına tekabül ediyor ama tadım tabaklarının sürekli boşalıp yeniden doldurulduğunu düşünürseniz bu maliyeti fiyata yansıtmalarına hak verebilirsiniz.
Türkiye’de önceleri bu peynirlerin sadece ithal versiyonları vardı ve tabi fiyatları oldukça yüksekti. Ama artık Rani Çiftliği, Cheesehouse gibi Türk üreticiler de bu peynirlerden kendi tesislerinde üretip yurt içi piyasasında satışa sunuyorlar. Migros, Metro Market bu peynirleri bulabileceğiniz adreslerden en bilinenleri. Beyaz peynir ve kaşar ikileminden sıkılan peynir severlere bu markaların farklı peynirlerini tatmalarını öneririm. Yemek öncesi atıştırmalık olarak ya da sadece hafif bir akşam yemeği için biraz peynir, salata ve şarap üçlüsünden güzel bir menü oluşturabilirsiniz.
EPP
[instagram-feed]
Bu yazı daha önce 49511 kez okundu!