Anne-Bebek

Anne olmak…

Cafelontano’da yeni bir sayfa daha açılıyor çünkü yakın zamanda aslında benim hayatımda yeni bir sayfa açıldı. Burası ise benim hayatımın bir yansıması olarak bu değişimden uzak kalamazdı.Öyle bir şey ki bu, sadece evimi, hayatımı değil, beni de değiştirdi. Hayata farklı pencerelerden bakmak gerekir ya hani, annelik penceresi bambaşkaymış, onu gösterdi.

Ben hümanistim aslında, yani daha doğrusu önceden öyle olduğumu sanıyordum. Ta ki anne olup, bütün çocukları, tek çocuğun yüzüne bakarak bağrıma basana kadar. Her insana bir annenin bebeği olarak bakmaya başlayana kadar. Her gördüğüm hasta çocuğa dua edip annesiyle göz göze geldiğimde gözüm dolana kadar. İhtiyacı olan tüm çocuklara yardım etme isteğiyle yanıp tutuşana kadar. Bir ölüm haberi duyduğumda annesinin yaşayacağı acıyı içimde hissedene kadar. Sokakta büyümek zorunda kalan bebekler için içimde bir yangın hissedene kadar.Evet ben hala bir hümanistim ve artık anne olan bir hümanist olarak on kaplan gücünde çalışabilirim insanlık için.

Anne olmak nasıl bir duygu diye sorulduğunda kısaca muhteşem diyor olabilirim ama kendi kendime sorduğumda bu soruyu öyle uzun uzun şeyler geçiyor ki aklımdan. Mesela öyle büyük, öyle güzel bir sevgi yerleşiyor ki içine, dolup taşıyor için sevgiyle, sarılmak, koklamak, öpmek yetmiyor, doyurmuyor seni. Mesela uyurken o, karşısına geçip onu izlemek, nefesini hissetmek, çıkardığı sesleri dinlemek bir terapi gibi geliyor, sanki dersin bu dünyada değilsin. Ya kucağında uyuya kalması? İçinden nehirler akıp geçse ancak böyle güzel bir mutluluk ve huzur verir insana. Bir de o ışıldayan gözlerle senin gözünün içine bakması yok mu, eritiyor insanı, akıp gidiyor içinden bir şeyler. Ve sarılıp, kokusunu içine çektiğinde duruyor zaman. Ve ne garip değil mi, onu ilk kez kucağına almadan bilemiyor insan başına gelecek bu güzelliği.

E hiç mi zor yanı yok anne olmanın diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Evet var, hem fiziki olarak hem de ruhsal olarak. Fiziki olarak en büyük zorluk belki de kendi saatinize değil de onun saatine uymak. Mesela çok yorgunsa dinlenir ya insan, bebeği varken; ancak o uyurken dinlenebilir, yorulduğunda değil. Yani bir nevi kendi vücudunun isteklerine uyamaz insan, kah aç kalır, kah uykusuz ve çoğu zaman yorgun. Ama bir sarılırsın o mucize varlığa, ya da güler o mucize sana ışıl ışıl gözleriyle, vücudun şaşırır kendisini, unutur tüm isteklerini. Bence asıl zor olan ruhsal yorgunluklar. Mesela bir hastalığın kendisi olmasa şüphesi bile yeter bazen annenin içini kemirmeye. Bir hastalık mı var, işte orada yine durur dünya ama bu sefer tersine döner hisler, içine sığmayan bir acı hissedersin, geçsin bitsin istersin ama geçmez gibi gelir zaman. Şu kısacık annelik sürecimde bir kez yaşadım böyle bir durum. Bir eksiklik için 2 aylık bir tedavi süreci öneriliyordu ama onu çok zora sokacak bir tedavi olacaktı bu. Teşhis koyma süreci tamamı ne kadar aldı ömründen bilinmez ama ertesi gün tedaviye başlayacağımız gece hissettiklerimi anlatmaya yetmez kelimelerim. Gece yarısına kadar ağlayan ben, birden bir güç ile doldum taştım. Bu eksikliğin onda olduğuna inanmıyordum, her zaman olduğu gibi iç güdülerime inanıyordum, ne tedaviyi kabul ediyordu içimdeki ses, ne hastalığı. Sabaha kadar okudum, araştırdım ve bir yandan da hep dua ettim; bir mucize istedim. Ve ertesi gün mucize gerçekleşti! O konunun uzmanı olan bir profesör buldum gece, imkansız görünen randevuyu aldım ve muayenehaneden mutluluktan uçarak çıktım. Şu son birkaç cümlede o kadar çok farklı duygu var ki; işte ruhsal zorluğu bu cümlelerde gizli anneliğin bence.

Evet anne olmak muhteşem ama hiç kolay değil. Onu ilmek ilmek dokumak gerekiyor sevgiyle, bilgiyle, ilgiyle, örnek davranışlarla…Ve bunu yapabilmek için öyle çok bilgiye ihtiyacı var ki her annenin. Tüm yazdıklarım ve yazacaklarım sadece tek bir annenin derdine derman olup, tek bir bebeği mutlu edecek dahi olsa ben de bu bilgi ihtiyacına kaynak olmak için elimden geleni yapmak istiyorum burada. Ve aslında daha başka hayallerim ve hedeflerim de var hümanist anne gözüyle bakınca hayata. Attığım bu küçük adımın gelecek büyük adımların öncüsü olması dileğiyle…

EPP

 

Bu yazı daha önce 39536 kez okundu!

Print Friendly, PDF & Email
(Visited 945 times, 1 visits today)

4 Yorum

  1. tebrikler, yine çok güzel bir yazı, babayım ama eşimin gözünde yazdıklarınız görebiliyorum, yakın zamanda çocuklu gezi yazılarınızı da görmek dileğiyle, selamlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir