Mayıs 2018. Bir önceki hamburger tarifini 2014 yılı mayıs ayında yayınlamışım yani tam dört yıl önce. (Yazıya buradan ulaşabilirsiniz)
Mayıs 2018. Bir önceki hamburger tarifini 2014 yılı mayıs ayında yayınlamışım yani tam dört yıl önce. (Yazıya buradan ulaşabilirsiniz)
Nisan 2015
“İlk Cafelontano pizza yazısının yayınlanmasının üzerinden 3.5 yıl geçmiş.” Blogun ilk yazılarından biriydi. İtalyanca öğrenmeye başlamış, İtalyan mutfağının renklerinin içinde kaybolmuş, keşif peşinde koştuğum günlerdi. Artık hayatta bir şeyi çok iyi anladım: Bir şeye vakit ayırıp, üzerine, derinlerine giderseniz o işte başarılı olma olasılığınız çok ama çok yüksek. Tabi başarı olarak kendinize nasıl bir hedef koyarsınız size kalmış. Ben mutfak konusunda ilerlemeyi kendim için çok büyük başarı olarak nitelendiriyorum. Bu işten hiç bir şey kazanmıyorum profesyonel olarak ama kendim için bir mutluluk kaynağı oluyor yapmak, öğretmek, paylaşmak, birlikte yemek…
Kış mevsiminin en güzel yemekleri saatlerce fırında pişen ve bütün evi hakimiyetine alan yemeklerdir benim için. Hem sıcaklık yayarlar, hem de nefis bir koku. Böylece dışarının ne kadar soğuk olduğunu, gökyüzünün gri olduğunu unutursunuz, içerideki sıcaklığın keyfini çıkarırsınız. Ve kokunun verdiği heyecanla yemeği beklersiniz.
Ne pişireceğini planlamak bir çok insana zor gelse de çok keyifli bir şey aslında; yeni tarifler aramak veya kendi zevklerine göre bir yemek hayali kurup onu gerçeğe dönüştürmek. Tüm bunlar için zaman gerekir diyecek birçoğunuz okurken, tahmin ediyorum ve kesinlikle bahanelerin arkasına sığınan tembel insanlara çok kızıyorum. En yoğun insanlar her şeye vakit ayıran insanlardır, vaktim yok diyenler ise aslında pek bir şey yapmayanlar. Bazen trafikte ya da başka bir yerde 1-2 dakika bir başkası vaktini çaldığı için kavga çıkaran insanlar vardır mesela. Onların hayatını hep merak ederim. Yani hayatlarında vakit kaybına yol açacak her şeye mi böyle yaklaşırlar, yoksa sadece görünürde boşa giden vakte mi? Oysa hayatımızda farkında olmadan teslim olduğumuz vakit kaybına yol açan o kadar çok şey var ki; televizyon mu diyelim, diziler mi diyelim, AVM’lerde kaybolan zaman mı diyelim, trafikte geçirilen saatler mi diyelim veya sohbet edildiği zannedilen konuşmalar mı diyelim, facebook gibi sosyal mecralar mı diyelim? Sıralayacak madde o kadar çok ki, eminim herkesin aklına geliyordur kendi hayatındaki vakit kayıpları. Vaktim yok diyenler bunları bir düşünmeli bence ve belki de içlerinden birini hayatından çıkardığında, kendisine açılan yeni alana bir güzel uğraş, bir keyif koyabilir.
Pişmesi uzun süren derken ismi de epey uzun sürdü. Daha açıkça ifade etmek gerekirse, bol domatesli sosta kırmızı et güveç yapıp, etleri bir kenara aldıktan sonra da sosuna, yine evde yaptığım makarnayı haşlayıp koydum ve böylece nefis soslu makarna ve yanında nefis bir et oldu. Buyrun ayrıntılara geçelim.