Aliki Beach, Thassos
2014 yılındaki en güzel keşfim Yunan Adaları’nda tatil yapmak oldu. Ve devamında artık yaz tatillerimizi mümkün olduğunca Yunan Adaları’nda geçirmeye karar verdik. Thassos ise Ege’nin hep hayalini kurduğu doğa ile bizi buluşturduğundan, favori adamız oldu. 2014 Temmuz ayı sonunda orada geçirdiğimiz beş günün üzerinden uzun ve soğuk bir kış mevsimi geçmesine rağmen hala hatıralarım renkli ve mutlu. Ve tabi bu yaz yeniden orada olmak için planlarımız şekillendi bile. Bu keşfimi paylaşarak aslında sadece Thassos’a gitmek için araştırma yapanlara değil, tatil için Ege Bölgesi’ndeki aşırı ticari uygulamalardan sıkılanlara da yol göstermek istiyorum. Ve ilginçtir ki Thassos da Türklerin aşırı ilgisi nedeniyle ticarileşme belirtileri gösteriyor ama neye göre derseniz sadece Midilli Adası’na göre diyebilirim, Ege Bölgesi’ne göre hala çok naif, hala turizm tacirlerinden çok uzak.
Thassos veya Thasos, hatta Türkçe ismi ile Taşöz, adeta bir tropik cennet gibi görünüyor. Adayı coğrafi olarak kısaca tarif ettiğimde ve birkaç fotoğraf gördüğünüzde ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. Adanın sahil şeridini saran yerleşim bölgelerinin hemen ardında tüm adayı dolaşan ana yol ve yolun hemen araksında yükselen, çam ağaçlarıyla kaplı bir dağ var. Dağlık bölgede sadece bir kaç yerleşim bölgesi var. Sahil şeridinde ise neredeyse her bölgede farklı bir deniz var ve denizin her bir bölgede aldığı farklı renkleri tarif etmek mümkün değil. Adanın toplam yüz ölçümü 398 km2, pek büyük olduğu söylenemez ama yine de araba olmadan ulaşım pek mümkün görünmüyor.
Thassos’a neden gitmeli derseniz; coğrafi güzelliğe eklenen Yunan sıcaklığı ve misafirperverliği, muhteşem yemekler ve içkiler, uygun fiyatlı konaklama sadece açıkça görünen dört neden diyebilirim.
Ulaşım: Thassos’a gitmek için İstanbul Kozyatağı’ndan, feribota binilecek küçük şehir Keramoti’ye gidiş sadece 460 km. Keramoti’den Thassos Adası’na gidiş ise yaklaşık yarım saat. Feribot çok sıklıkla kalkıyor, fiyatı ise araba için 20 euro, yolcular için de ayrıca 3 euro. Yolculuktaki tek sıkıntılı nokta gümrüklerden geçiş. Türkiye’den çıkarken hiç beklemedik ama maalesef dönüşte uzun mu uzun bir kuyruğa yakalandık. Bu da her zaman olacak bir durum değildir diye düşünüyorum ama yine de kara yolculuğu ile gümrükten geçmek her zaman daha sıkıntılı oluyor. Bir de Edirne Ipsala kapısından geçecek olanlar için uyarım; kesinlikle sınırda beklerken ve yolda kuyruğa yakalandığınızda pencerenizi açmayın çünkü inanılmaz bir sivrisinek akınına uğrayabilirsiniz. Ve mutlaka freeshop için ya da pasaport işlemleri yapmak için arabadan indiğinizde sinek kovan losyonlardan sürmüş olun. Aksi takdirde neler olacağı tecrübe edildiğinden bu yıl en çok dikkat edeceğim konu bu olacak. Hatta sinek kovucu losyonu Thassos Adası’nda da kullanmak durumunda kalabilirsiniz. Adada maalesef sivrisinek çok ama marketlerde sinek kovucu losyon bulamadım ben. Tabi bir de karadan ulaşımda kendi arabanızı kullanmak için uluslararası ehliyet çıkarmak gerekiyor araca. Bunun için detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
Limenas
Konaklama: Yunan Adaları’nın bir diğer avantajı ise konaklamadaki fiyat ve kalite dengesi. Sade pansiyonlarda çift kişilik oda fiyatı 30-40 euro, 2 yıldızlı otellerde 40-60 euro ve daha büyük ve gösterişli otellerde ise 60 euro civarında. Ege’de olsa minimum 300 TL vereceğiniz otelde 150 TL’ye kalabilirsiniz. Herşey dahil konsepti olan çok büyük işletmeler yok. Genelde küçük villalardan oluşan pansiyonlar ve büyük bahçe içinde orta büyüklükte oteller var. Kendi plajı olan otel sayısı da az aslında çünkü adada birbirinden farklı, muhteşem plajlar var, tek bir otelin plajında kalmak biraz saçma olur. 4 gece 4 farklı otelde kalmış biri olarak yorumlayabilirim bu avantajı ama bunu ilerleyen bölümlerde adanın bölgelerini tanıtırken o bölgedeki oteller olarak ekleyeceğim.
Yeme-İçme: İşte beni mest eden avantaj! Balık ve diğer deniz mahsullerine bayılan biri olarak bir cennette hissediyorum kendimi orada. İlk gün yediğim bir çipura vardı mesela, daha önce hiç çipura yemediğimi düşündürecek kadar iddialıydı. Restoranların sadece taze deniz mahsulü kullanması kuralı var. Bu kural tüm yemekleri lezzetin zirvesinde tamamlamanızı sağlıyor ama çeşit açısından her zaman her istediğiniz olmayabiliyor. O dönem adada ne çıkıyorsa onu yiyebilirsiniz. Midilli’ye haziran sonunda gittiğimizde ahtapot ve sardalye bolluğu vardı ama Temmuz’da Thassos’ta ahtapot çok azdı. Bu nedenle adada o dönem ne çıkıyorsa onları görebiliyorsunuz menüde.
Thassos Adas’ının yerleşim bölgelerinden kısaca bahsetmek istiyorum:
Limenas: Adanın merkezi, hatta ismi bir çok kaynakta Thassos şehri (Thassos Town) olarak geçer. Liman bölgesidir ve sadece Keramoti’ye giden feribotlar içindir. Anakaraya en yakın olan ve en büyük liman buradadır. (Bir diğeri Prinos’ta) Eski şehir merkezi burada olduğu için adanın en turistik bölgesi de sayılabilir. Restoranlar ve gece hayatı için de adada en çok seçenek bulunduran bölgedir. Araba ile seyahat etmeyenler için burada kalmak daha uygun olabilir zira buradan adanın diğer bölgelerine otobüsler kalkar. Araba ile seyahat edenler için adanın diğer bölgelerini tavsiye ederim, çünkü burası merkez olduğundan daha kalabalık ve şehirleşmiş bir bölge. Ayrıca adada var olan süpermarket problemine tek çözüm olan Carrefour Limenas’ta yer almaktadır. Onun dışında süpermarket tabelası olan Yunan marketlerine girdiğinizde bizdeki bakkalların sadece biraz daha büyük olan versiyonu olduğunu görüp şaşırabilir, tozlu raflar arasında kaybolabilirsiniz. Limenas’a en yakın plajlar: Limanaki Beach, Makryammos Beach, Nisteri Beach, Agios Vasileios Beach,Tarsanas Beach, Glyfada Beach, Papalimani Beach. Plajlardan daha sonra ayrıntılı olarak başka bir yazıda bahsedeceğim.
Limenas
Prinos: Adanın diğer büyük şehri ve Kavala ile ulaşımı sağlayan limana ev sahipliği yapıyor. Şehir, limandan 4 km uzakta, bir vadinin başlangıcında kurulmuş. Hatta şehir kurulurken yerleşimini bir amfi tiyatroya benzetmişler. Liman bölgesi ise oldukça küçük ama birçok otele ev sahipliği yapıyor. Özellikle de Kavala’dan gelen Avrupalı turistlere hitap eden birkaç büyük ve lüks otele sahip.
Skala Prinos
Prinos bölgesinin denizi (yani adanın kuzey batısı), bizim Ege denizine benziyor; soğuk, yer yer çakıllı, sığ ve berrak genel olarak. Adanın doğusundaki denizden oldukça farklı. 1853 yılından kalma Agios Panteleimonas Manastırı da Prinos’ta. Manastırın bir özelliği de isteyenlere konaklama imkanı sunuyor olması. Prinos’ta hemen limanın yanı başında, denize nazır, sade ve temiz bir hoteldi kaldığımız; Hotel Prinos. Sahipleri yine çok tatlı ve misafirperverdi. Bize önerdikleri plaj yani Glyfoneri, tatilin en çok keyif aldığım yeri oldu. Sanırım o nedenle ekstra müteşekkirim kendilerine.
Glyfoneri Beach
Prinos’ta her pazartesi bir pazar kuruluyor ve her türlü taze ve tabi adanın coğrafyasının da etkisiyle muhteşem lezzetli meyve ve sebzelerin olduğu bir pazar. Aynı zamanda kıyafetler, ayakkabılar, mutfak eşyaları, çarşaflar, havlular, vs. satılan bu pazar oldukça renkli diyebilirim. Zira Yunanlar çok sıcak, çok konuşkan, canlı ve kahkaha dolu insanlar. Prinos aynı zamanda adanın tek zeytin üretilen bölgesi. Bu bölgeye yakın olan plajlar; Skala Prinos yani kendi plajı, Glyfoneri, Skala Rachoniou.
Kinira (Koinyra): Thassos Adası’nın doğusunda sessizliği ve muhteşem doğasıyla tatilcileri cezbeden küçük bir kasaba. Kinira, ismini karşısında bulunan küçük adadan almış. Üzerinde yaşam olmayan, çam ağaçlarıyla kaplı küçük bir ada bu ve adı da Kinira. Pansiyonlar genelde bahçe içinde ev şeklinde, içinde yaşayan ev sahibi ve kiralık odalar. Oteller de nispeten yani adanın diğer bölgelerine göre büyük. 4 gece dört farklı otelde konakladığımız tatilin iki gecesi Kinira’da idik. Kaldığımız oteller Kinira Beach Hotel ve Hotel Sylvia kesinlikle tavsiye edilir. Kinira Beach Hotel’in çılgın sahibi Yannis eğlenceliydi. Otel denizden yüksekte konumlandığından muhteşem bir manzarası vardı. aşağıda göreceğiniz, deniz ve dağ birleşimi olan manzara oraya ait. Odalar ise mermer kaplama olduğu için çok farklı ve hoş bir tasarıma sahipti. Yannis’in dediğine göre adada mermer ucuz olduğu için her şeyde mermer kullanılıyormuş. Hotel Sylvia ise booking.com üzerinde dolu görünürken otele girip sorup boş oda bulabildiğimiz bir yer. Sahibi Sylvia çok tatlı bir kadındı ve booking.com üzerinden olmadığı için nakitte ekstra indirim yaptı. Neden rezervasyonsuz gittik derseniz Suzi’s Room adındaki pansiyon rezervasyonumuzu onayladığı halde gittiğimizde oda olmadığını öğrendik. Üstelik Suzi tek kelime ingilizce bilmiyordu. Oğlu bu işlere bakıyormuş ve onunla telefonda konuştuk. Gayet pişkince oda olmadığını ve yapabileceği bir şey olmadığını söyledi. Annesi Suzi ise halimize üzülerek bizi yakında başka bir pansiyona götürdü ama oradaki odayı da beğenmeyince otellere tek tek gidip sormak yoluna gittik. O sırada booking.com’u aramadım bu durum için ama döndüğümde aradığımda öğrendim ki aramam gerekiyormuş. Booking.com üzerinden rezervasyon onaylayan bir otel oda vermiyorsa hemen booking.com yetkilisini arayıp durumu anlatmak gerekiyormuş. Sonrasında onlar aynı standartta veya daha yüksek standartta bir otel bulup bize bilgi verebiliyorlarmış. Üstelik yeni buldukları otelin parasının diğer otel fiyatı kadar olan bölümünü de bu rezilliği yapan otele ödetiyorlarmış. Bunu geç öğrendim ama önemli bir bilgi olduğu için özellikle paylaşıyorum ki aynı şey başınıza gelirse hemen aksiyona geçebilesiniz. Sylvia Hotel deniz kenarında ve odanın iç kısmından büyük balkonlara sahip olduğundan odada geçirilen bütün sürede balkonda olup denizle bütün olma fırsatı sunuyor. Kaldığımız oteller dışında kalmak isteyip de hem booking.com’da hem de bizzat giderek sorduğumuzda yer bulamadığımız Sarimpalas ‘ı da tavsiye ederim.
Kinira’nın kendi bölgesinde uzun bir plajı var ve bir burun ile ikiye ayrılıyor; bir taraf tamamen kum, diğer taraf ise kum ve çakıldan oluşuyor. Denizden adaya bakıldığında büyüleyici bir doğa manzarası görebilirsiniz. Ayrıca Thassos’un belki de tropik cennet ada olarak görünmesine neden olan plajı yani Paradise Beach (Cennet Plaj) Kinira’ya sadece bir kaç km uzaklıkta. Biraz daha ilerisinde yer alan Agia Sofia yine oldukça güzel ve aynı zamanda sakin bir plaj.
Paradise Beach
Panagia: Thassos Ada’sının en güzel ve en fotojenik köyü sayılabilir. Dağın eteklerine konumlandığından muhteşem bir manzaraya ve doğal güzelliğe sahip. Thassos merkeze yani Limenas’a 10 km uzaklıkta, adanın kuzey doğusunda yer alır. Panagia’nın bulunduğu dağın kaynak suları ve küçük şelaleleri sokak aralarında görülebilir. Çok eskilerde adanın önemli bir yerleşim merkeziymiş. Köy meydanındaki cafeler, restaurantlar her daim yerliler ve turistler tarafından dolar ve Yunanlara has gürültülü sohbetlerle canlanır.
Panagia köyü aynı zamanda bir çok dini festivale ve bayrama da ev sahipliği yapıyor ve o günlerde renkli sahneler oluşturuyormuş. Panagia’nın dar sokaklarında taş evlerin, gri çatıların, sokaktan akan kaynak suyunun, çam ve incir ağaçlarının arasında yürümüş olursunuz. Ardından manzara bakan bir cafeye oturup, uzaklara dalabilirsiniz. Panagia köyüne en yakın ünlü plaj Golden Beach. Uzunluğu ve parlak kumlarıyla büyüleyici bir plaj.
Theologos: Thassos Adası’nın bir diğer dağ köyü Theologos. Köyün ismi Türkçe ilahiyatçı anlamına geliyor. Çok çok eski bir yerleşim yeri olarak güzel binaları, doğası ve özellikle de meşhur oğlak kebabı ile ilgi çekiyor. Köyün yazılı geçmişi 1287 yılında yazılan bir bağımsızlık deklarasyonu başlıyor. Daha sonra Theologos adanın başkenti olmuş. 1479-1538 yılları arasında Osmanlı yönetimine giren Theologos daha da büyüyerek yukarı ve aşağı Theologos olarak iki bölüme ayrılmış.
Bugünlerde ziyaretçiler için gezilmesi gereken taş sokakları, görülmesi gereken tarihi evleri ve tadılması gereken oğlak-kuzu çevirme ile cezbediyor. Buradaki tavernalar yani Yunan kültüründeki restaurantların tamamında çevirme var ve gerçekten inanılmaz lezzetli. Doğanın lezzete katkısından başka bir şey değil bu aslında. Bir de buradaki dükkanlarda adaya özel çeşit çeşit ballar bulabilirsiniz. Her yer çam ağacı ile kaplı olduğundan çam balını satın aldık ve gerçekten muhteşem bir bal olduğunu anladık. Ama bu aydınlanmamız eve döndüğümüzde olduğundan, oradan sadece tadımlık bir kavanoz almış olduk. Bir daha ki sefere en az 2-3 kg almak niyetindeyim. Ayrıca bu muhteşem balın 1 kg fiyatı da 7 euro idi. Yediğimiz çevirme ve mezelerden, içkilerden oluşan yemeğimize de yine oldukça cuzi bir rakam ödedik.
Limeneria: Adanın güney batısında yer alan Limeneria, adanın nispeten şehirleşmiş ve kalabalık tatil kasabasıdır denilebilir. Adanın en ılıman iklimine sahip bölge olması nedeniyle oluşan talep fazlası Limeneria’yı ada sakinliğinden ve güzelliğinden çıkarmış. Kuzey Ege’nin küçük tatil beldelerine benzettim ben burayı; Altınoluk, Edremit, Akçay gibi. Bir avantajı eğlenceli bir akşam için fazla seçenek sunuyor olması. Restoranlar, barlar ve cafelerle dolu uzun bir sahili var. Diğer bir avantajı ise otellerin hemen önünde olan plajları kullanabiliyor olması. Ama denizi diğer plajlara göre oldukça sıradan kalıyor. Hemen yakınındaki Potos da yine kalabalık tatil gruplarının yer aldığı canlı bir bölge. Yakınında yer alan muhteşem plajlar; Pisiliamos, Tyripiti Beach, Metalia Beach.
Potamia:Adanın kuzeyine yer alan Potamia köyü, Thassos’un en yüksek dağının eteklerinde yer alıyor. Nehirler anlamına gelen Potamia isminin nedeni ise bu dağdan aşağıya akan suların yoğunluğuymuş. Adanın en çok yağış alan bölgesiymiş aynı zamanda. 1200 kişilik bu büyük köyün 3 km uzağında yani sahil bölümünde ise Skala Potamia adında bir sahil yerleşim bölgesi bulunuyor. Genelde bu tip yerleşimlerin adada çok olduğunu farkedersiniz. Asıl köyün ismi ve sahil şeridinde yer alan bölgesinin ismi de Skala …
Potamia’nın yakınında yer alan Golden Beach de Thassos Adası’nın en gözde plajlarından. Bu nedenle Potamia’nın da en çok ilgi gösterilen turist bölgelerinden olduğunu söyleyebiliriz.
Peki Thassos Adası’nda hangi bölgede kalmak gerekir derseniz cevabım biraz uzun olacak. Öncelikle adanın keyfini çıkartmak için araba şart. Araba olduktan sonra kaldığınız bölgenin tercihi daha kolay olacak. Zira her gün başka bir plaja gitmek Thassos Adası’nı tam anlamıyla keşfetmek ve yaşamak için olmazsa olmaz. Bu durumda kalacağınız gün sayısının yarısını doğuda bir bölgede, yarısını da batıda bir bölgede geçirebilirsiniz. Kalabalık sokaklarda turistler arasında gezmek isteyenlere önerim Potamia, Limeneria bölgeleri. Gece denizin sesini veya dağdan gelen keçilerin çan seslerini dinleyerek uyumak isteyenlere önerim Kinira bölgesi. Gün batımını izlemek ve denizin dinginliğinde romantizm yapmak isteyenlere önerim Prinos. Arabasız olanlar için ve her şeye ulaşmanın kolay olduğu bir şehirde kalmak isteyenlere önerim Limenas.
Thassos Adası’nda favori plajlarımı soracak olursanız; Glyfoneri, Paradise Beach, Pisili Amos, Alyki ve Makryamos. Plajları bir sonraki yazımda detaylı olarak anlatacağım. Thassos’a gidenlerin yolu açık olsun…
Bu yazı daha önce 35951 kez okundu!
Merhaba,
Thassosta günlük tekne turları var mı ? Ek olarak adanın tek bir bolgesinde kalsak, diğer plajlara arabayla gitmek cok uzun mu surer? Tesekkurler
Merhaba,
Tekne turuna hiç rastlamadım ama aynı şeyi ben de bu seneki tatilimiz için araştıracağım.
Diğer soruya cevabım evet ama kalacağınız yeri iyi belirlemek lazım veya hangi plajlara gidecekseniz ona göre ayarlamak lazım. Mesela golden beach civarında bir yerde kalırken Glyfoneri’ye gitmek yaklaşık 25 km ama yol çok virajlı olduğu için biraz uzun sürebiliyor. Ama kesinlikle gidilebilecek mesafeler. Benim bu seferki planım, Skala Potamia’da konaklayıp, Golden beach, Paradise beach, Aliki, Makriamos, Psiliamos ve Glyfoneriy’e gitmek. Bu plaj seçkisinde Skala Potamia, Skala Panagia uygun lokasyonlar.
Günlük tekne turları var ancak genelde kalabalık Marmaris tekne turları kuvamında kişi başı 30-40 eur ya var. Onun yerine biz 1 günlük özel bir katamaran kiraladık 2 aile 6 kişiydik 8-10 kişiye kadar binilebiliyor. 300 eur ya sandviç ve alkolsüz içkiler dahildi ancak tekneye binerken inanılmaz bir sağanak yağmur başladı ve adamlar bu şartlarda gidemeyiz dediler bizim içimizde kaldı inşallah siz gidebilirsiniz
Teşekkürler Gülçin bilgi için 😉